Thursday, July 14, 2005

STATÜKONUN VATANSEVERÝ....

STATÜKONUN VATANSEVERÝ....
Levent Baştürk


Ýyi bir vatansever olmayý küçümsemeyiniz.
Bazýlarý der ki, vatanseverlik yürek ve kan meselesidir.
Bence o kadar basit değil. Ondan daha fazlasýný gerektirir.
Bir defa, yalan haberleri cesurca yaymak için, yalanınız yüzünüze vurulduðunda kýzarmayacak bir yüzünüzün olması zaruridir..
Ýlave olarak da, aklý tatile çýkarmak gerekir...

Yoksa nasýl inanýr ve milletin de inanmasýný beklersiniz internette gezen, kasıtlı olarak ortaya çıkarılmış ve belli bir merkezden yönlendirildiği imajı veren yalan haberlere.
Bir bakýnýz þuna:
"Brüksel Zirvesi Sonuç Bildirisi’nden.
‘Türkiye’ baþlýklý bölümden; ‘Presidency Conclusions’, Madde 23:
‘Müzakerelerin yalnýz Türkiye’yle deðil diðer devletlerle de yapýlabileceðini ve müzakereler sýrasýnda Türkiye birkaç devlete bölünürse veya Güneydoðu bölgesinde bir Kürt devleti kurulursa, yeni bir karar olmaksýzýn onlarla da müzakere yapýlacaðýna.’

ÖNEMLÝ NOT: Lütfen yurtseverlik gereði bu durumdan herkesi haberdar edin.
Türkiye’miz üzerinde oynanan oyunlarý herkes ögrensin!"
[1]
Artýk dünyada herkesin e-posta kutusuna gelen bu yalaný gönderme zahmetine katlananlara, aklýný tatile çýkarmýþ demez de ne dersiniz?.. İlgili belgeye rahatlıkla ulaşmak mümkünken, calışan bir beyin yalanı tercih eder mi?
Peki ya, Urfa’da -olmayan- Ýtalyan hastanesinde, çocuklarýna Türk vatandaþlığy almak için doðum yapan üç bin Ýsrailli kadýn haberine ne demeli?..
Neymiş efendim, ilerde bu Türk vatandaşı Israilliler, şu an satın aldıkları GAP bölgesindeki topraklara yerleşip, buraların Israil'e ait olduğunu iddia edeceklermiş...
Bir defa, Türkiye vatandaşlık kanunu, vatandaşlığı toprağa (doğum yerine) göre değil, kan bağına (anne-babanın vatandaşlık durumuna) göre düzenliyor.
****
Aklın tatile gönderilmesinden sonraki aşama papağanlık... Mesela bazý kod kabul edilen kavram ve tabirleri okuduğun veya duydugun zaman, hemen baþlayacaksýn karþýndakine şunları saymaya :
"Vatan haini, Türk düþmaný, bölücü, dýþ güçlerin ajanı, sözde aydýn, sözde vatandaþ, demokrasi ve insan haklarý arkasýna sýðýnmýþ gizli amaçları olanlar...."
Peki hangi kodlara duyarlý olmak lazým? Çok kolay. Kolay olmak zorunda... Akýl tatilde, papağanlık devrede çünkü.
"Ermeni tehciri, Kürtler'e karşı yerine getirilmeyen vaadler, herkese inanç özgürlüğü, kültürel zenginlik mirasýmýz, Anadolu mozaiði, Varlýk vergisi, Türkleþtirme politikalarý, ana dilde eðitim, sivil ve kültürel haklar, din iþlerinin sivil topluma býrakýlmasý, tek parti diktatörluðü, laikçilik, Süryani göçü, İstiklal mahkemeleri, askerin siyasetten çekilmesi, faili meçhul, yargısız infaz, Susurluk...."
Baþkalarý da var listede; ama biz fazla uzatmayalým. Baþka söyleyecek sözümüz var çünkü.
****
Ýlave olarak, çelik gibi dirayetli olmalýsýnýz. Çünkü hainler çok donanýmlý. Bu durumda zihniniz kalın ve sağlam taş duvarlarla örülü olmalı ki, şu sorular size sorulduğunda çarpýp geri dönmeliler:
- Son Osmanlı padişahının anayasal yetkileri; halk egemenliğini esas almış, egemenliğin kayıtsız şartsız halkta olduğu söylenen Türkiye Cumhuriyetinin ilk cumhurbaşkanının yetkileri karşısında neden bir hiç olarak kalır? Neden cumhurun ilk reisi ömür boyu baþta kaldı? Tek parti döneminde, mebusların adeta atandýðý bir rejim nasıl cumhuriyet olarak değerlendirildi? Son Osmanlı sultanının yetkilerinin şu anki cumhurbaşkanının yetkileri yanında bile çok hafif kaldığını biliyor muyuz?
- Halký teba olmaktan çýkarýp vatandaþ yaptýðýný iddia eden yeni rejimde (Cumhuriyet) nasıl olur da, siyasi partilerin ve derneklerin sayýsýnda, halk idaresini yadsıdığı savlanan bir önceki idareyle (saltanat) karþýlaþtýrýnca, neredeyse yüzde yüze yakýn bir azalma olur? Neden bir halk idaresinde, devlet kendisinin kutsanmasını ister? Devleti kutsamak, vatandaþlýðýn tersi olan tebalýkla ilgili bir olgu deðil midir?
- Otoritesini Tanrýdan aldığı iddia edilen saltanat rejimine son verildiği söylenmekte. Ortada amacýnýn rasyonel düþünen uygar fertleri yetiştirmek olduğunu iddia eden bir devlet, bir yeni düzen var.. Peki nasıl olur da halkýn egemenliği esasını benimsemiş bir rejimin lideri için onu tanrýlaştýrýcý övgüler düzülür?
- Eðer hakiki anlamýyla ortada vatandaþlarýn cumhuriyeti varsa, yetkili kiþilerin agzindan ve basındaki kalemlerden bir zamanlar şu tip ifadeler nasıl dile getirilmiştir?
"Onlar (gayrimüslimlerden bahisle) bu memleketin vatandaþlýðýndan istifade etmiþlerdir ve ihanetle, silah çekerek istifa etmiþlerdir. Onlar Osmanlý tarihinin nankör çocuklarýdýr ve bu memlekette hiçbir haklarý kalmamýþtýr." [2]
"Bu memleketin efendisi Türk'tür. Öz Türk olmayanların Türk vatanında bir hakkı vardır, o da hizmetçi olmaktır, köle olmaktır." [3]
"Bunlar alelade hayvanlar gibi basit sevk-i tabiilerle iþleyen his ve dimaðlarýnýn tezahürleri, ne kadar kaba hatta abdalca düþündüklerini gösteriyor... Çið eti biraz bulgurla karýþtýrýp öylece yiyen bu adamlarýn Afrika vahþilerinden ve Yamyamlardan hiç farký yoktur." [4]
****
Peki taşkafa olmayı da başardıktan sonra vatanseverliğin şartları tamamlanmış olur mu? Hayır efenfim.. Bu iş ciddi iş. Fedakar ve savaşımcı da olman lazım.
Mesela en az doksan öbeðe üye olacaksýn. Ardýndan, ne dediðinden emin olmasan bile vatansever olduðunu bildiðin bazý zatlarýn yazýlarýndan her gün en az beþ tane saða sola göndereceksin. Kürt Forumlarýna takilip, olmadýk küfür ve hakaretleri aðzýna alarak karşıtlarına "gereksindiðin erki damarlarýndaki soycul kanda" bulduðunu göstereceksin.
Bu arada Ermenilere karşı hiç bir internet oylamasını kaçýrmayacaksýn. Var mı öyle altta kalmak? Biz bugüne bugün Time anketinde, Mustafa Kemal’i en iyi bilim adami, en iyi müzisyen, en iyi devlet adamı, en iyi kumandan, en iyi felsefeci ve en iyi reformcu kategorilerinde yirminci yüzyýlýn en iyisi seçtirmedik mi? Içine her batýlý gibi Türk düşmanlýðý sinmiş zalim Time, sonuçları tanımamışsa da, ne gam? Bizim sanal cengaver vatanseverlerimiz, gurur duyabilirler.. Onlar şerefli Türk gençleri olarak üzerlerine düşeni yaptılar. Her biri sayılması imkansız sayıda oy vererek "bir Türk'ün dünyaya bedel" olduğunu kanıtlamışlardır.
Ata için zaten ne yapýlsa az... O Ata ki;
"bugün yalnýz Türk milletinin degil, bütün beşeriyetin lideri ve kahramanıdır. Onun fikirleri, onun gösterdigi yollar insanlýk için hakikat ve saadet yollarýdýr. (...) Ve bugünkü cihanýn en doğru en güzel tarihini, bütün beþeriyete örnek olacak þekilde, Atatürk yaratmamýþ mýdýr? Onun ýþýklarý altýnda yanlýþ ve hatalý yola sapmak imkaný yoktur. O bütün hareketlerinde hiç bir zaman isabetsizlikte bulunmamýstýr." [5]
Ata o kadar büyüktür ki;
"onun kuhn ve mahiyetine tamamýyla nüfus etmek, onu tamamýyla anlayabilmek hiç bir faniye nasip olmayacak bir þeydir. Çünkü o yiyip içen, düşünen, duyan alelade beþeri hayatýn üstünde baþka bir varlýða maliktir: Türk milletinin vicdani ise önünde en derin huþu ve ihtiramla takdis edilecek bir eklemiyet remzidir, uluhiyettir." [5]
Son olarak da, fedakarlýk ve savaþýmcýlýðýný sokaklara taþýyacaksýn. Artýk gündemin konusuna göre, ya "Kýbrýsý sattýrmayýz" ya da "kahrolsun Apo" diye baðýracaksın. Kimbilir, o sırada yine gündemde Italya ile kriz olur, yeniden İtalyan domatesi ezersin. Ama her halükarda sokakların boş kalmaması lazım...
Yoksa TAYAD'cýları bir güzel kim linç edecek? Kim mücadele edecek "sözde vatandaþlar"la? Hem baksana, yeni Milli Güvenlik Siyaset Belgesi'nde "irtica"nın yeniden birinci tehdite çıkması söz konusu imiş. Statükocu vatanseverlerin "role model"ı Mehmet Taner Kýþla-lý abimizin dediðine göre, silah kullanýmý bile artık göze alýnmýs. Demektir ki, bize silah kertesine gelmeden çok iş düşecek. Şimdiden meydanların inleyişini kulaklarınızda hissedin: "Türkiye laiktir, laik kalacak." Belki büyük bir coþku ile söyleyeceğimiz Onuncu Yıl Marşı irticayý püskürtmeye yetecektir:
"Bir hızla kötülüğü geriliği boğarız,
Karanlığın üstüne güneş gibi doğarız.
Türk'üz bütün başlardan üstün olan başlarız;
Tarihten önce vardık, tarihten sonra varız.
Türk'üz Cumhuriyet'in göğsümüz tunç siperi,
Türk'e durmak yaraşmaz, Türk önde Türk ileri. "

Yalnýz Kenan Doðulu versiyonunu söylemek olmaz artýk. Var mı öyle hem askerden kaçýp, sonra da vatansever sýrtýndan rant yemek?
-----
[1] İnternet öbeklerinde dolaşan bir ileti.
[2] Mahmut Esat Bozkurt'un 1921 Anayasasý'nýn Mecliste görüþülürken yaptýðý konuþmadan.
[3] Bozkurt'un 1930 Ağrı isyanı akabinde, seçim bölgesi Ödemiş'te yaptığı konuşma.
[4] 13 Temmuz tarihli Cumhuriyet gazetesinin 1930 Aðrý isyanýna katýlanlarý tasviri.
[5] M. Saffet Engin, Kemalizm Inkilabının Prensipleri, İstanbul, Cumhuriyet matbaası, 1938, s. 79.
[5] aynı eser, s. 79.